top of page

BOŞANMA DAVASINDA TAZMİNAT NASIL ALINIR?

Güncelleme tarihi: 5 May



ree

Tazminat genel manada, haksız fiil veya sözleşmeye ayrılık nedeniyle zarar gören tarafa, uğramış olduğu zarar ve kusur nispetinde, zarar veren tarafça zararın parasal değerinin ödemesidir. Boşanma davasında da evlilik birliği içerisinde, maddi bir zarara uğrayan veya kişilik hakları saldırıya uğrayan eş, diğer eşten daha az kusurlu olması halinde maddi-manevi tazminat talebinde bulunabilir. Boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat talepleri boşanmanın mali sonuçlarından olup bu husus taraflar arasındaki boşanma olgusunun kesinleşmesi ile ortaya çıkmaktadır.


Önemle belirtmek gerekirse; maddi-manevi tazminat talebinde bulunan tarafın söz konusu talepte bulunabilmesi için diğer eşten daha az kusurlu olması yeterlidir. Bunun yanı sıra boşanmada maddi tazminat talebinin konusunu mevcut veya beklenen menfaat oluşturmaktadır. Yani maddi tazminat talebi yalnızca bu talepte bulunacak eşin şu ana kadarki mevcut zararını değil, boşanmayla birlikte muhtemel menfaatlerinin zarara uğramasını da ihtiva etmektedir.


Yerleşik Yargıtay içtihatlarında boşanmanın fer’îleri ve mali sonuçları yönünden yapılacak denetlemeye uygun şekilde, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleşen kusurlu davranışları belirtildikten sonra eşlerin kusur durumlarının "kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu, ağır kusurlu veya tam kusurlu eş" şeklinde belirlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yine Yargıtay, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da "kimin daha fazla kusurlu olduğunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacağına ve bu hususta bir içtihadı birleştirmeye gidilemeyeceğine" karar vererek her bir boşanma davasında tarafların boşanmaya esas teşkil eden kusur durumlarının kendine özgü ve o evliliğe münhasır olduğunu kabul etmiştir.


4721 Sayılı TMK m.174’de,“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” hükmü amirdir.

Maddi-Manevi tazminat talebinde bulunmak isteyen eş, bu talebini boşanma davası ile birlikte, boşanmanın fer’isi olarak ileri sürebileceği gibi ayrıca boşanmanın gerçekleşmesinden 1 yıl içerisinde de müstakil bir tazminat davası ile maddi-manevi tazminat talebinde bulunabilir. TMK m.178 uyarınca evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu nedenle boşanmayla birlikte ileri sürülmeyen maddi-manevi tazminat talebinin daha sonra açılacak bir davaya konu edilebilmesi için süre hususunun gözetilmesi hak kaybına uğramamak için son derece mühimdir.

Unutulmamalıdır ki; her ne kadar maddi-manevi tazminat taleplerinde diğer eşin kusurlu davranışlarıyla zarara uğrayan eşin gördüğü zarar miktarı ile beklenen menfaatlerin kapsamı ve kusur oranı dikkate alınsa da tazminat ödeyecek eşin mali gücü ve hakkaniyet ilkesi de bu tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir unsurdur. Bu nedenle talepte bulunacak kişinin, evlilik birliği boyunca gördüğü maddi ve manevi zararının giderilmesini bir avukat yardımı almaksızın kendi başına yürütmesi bu zararın giderilmesi bir yana talepte bulunan taraf bakımından beklenmedik sonuçlara sebebiyet verebilir.

Yargıtay HGK., E. 2022/682 K. 2023/752 T. 12.7.2023 Sayılı Kararı’nda, “…Maddi tazminat, kişinin malvarlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında maddesinde düzenlenen manevi tazminata boşanmaya sebep olan olayın, kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi hâlinde hükmedilir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 763). Manevi zarar ise, insan ruhunda kişinin iradesi dışında meydana gelen acı, ızdırap ve elem olarak ifade edilmektedir. Manevi tazminat da bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir. Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlâl edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak TMK’nın 174/2 nci maddesi genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat miktarı, maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir. Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlâl edilen eşe “uygun bir tazminat” verileceğini belirtmektedir. O hâlde hâkim; manevi tazminatın miktarını belirlerken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak takdir hakkını kullanmalıdır…” şeklinde hüküm verilmiştir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Yorum


FEVKALADE

Beğen
bottom of page